Pankreas Kanseri

Pankreas Kanseri


Genel Tanımı

Pankreas, midenin arka tarafında yerleşimli, hem sindirim için gerekli enzimleri üreterek kanal vasıtasıyla ince bağırsakların ilk kısmı olan duodenuma aktaran, hem de kan şekerinin düzenlenmesi için gerekli hormonları üreten bir salgı organıdır.
Pankreası oluşturan hücrelerin normal sınırlar içerisindeki işlevlerini yitirerek kontrolsüz bir şekilde bölünüp bir tümör halini almasına pankreas kanseri adı verilir.


Belirtileri

Hastalık çoğunlukla müphem bulgular ile başlıyor. Karın üst bölümünde mide bölgesinde dolgunluk, rahatsızlık hissi, iştahsızlık erken dönemde hastaların hemen tümünde görülen ortak belirtiler. Ancak bu belirtiler basit bir mide şikâyeti gibi görülebildiğinden hastalığın erken teşhis ihtimali düşüyor.
Bazı durumlarda aniden ortaya çıkan şeker hastalığı, pankreas kanserinin erken bulgusu ve uyarıcısı olabiliyor. Ailesinde şeker hastalığı öyküsü olmayan hastalarda böyle bir tablonun ortaya çıkması, dikkat çekici olarak değerlendiriliyor.
Safra taşı veya alkol kullanımı gibi bir etken yokken geçirilen pankreatit atağı da yine, pankreas kanserinin ilk bulgusu olabiliyor. Hastalığın ilerlediği dönemlerinde şiddetli karın ve sırt ağrısı, sarılık, kilo kaybı, karında şişlik gibi bulgular ortaya çıkıyor. Ne yazık ki bu bulgular hastalığın tedavi sınırlarını geçtiğinin de göstergesi olarak kabul ediliyor.





Hastaya Kanser Olduğu Söylenmeli Mi?

Ülkemizde hastaya kanser olduğunun söylenmemesi yönünde yaygın bir yaklaşım vardır. Hasta yakınları bu durumu hastadan saklarlar ve doktorlarından da bu konuda işbirliği isterler. Tabii ki burada amaç hastanın üzülmemesini istemek ve psikolojisini bozmamaktır.
Kanser tedavisi ve takibi uzun süreli, cerrah, onkolog gibi birçok tıbbi branşı ilgilendiren bir süreçtir. Bir hastanın onkoloji kliniğine neden gittiğini anlaması zor değildir. Ayrıca kanser tekrarlama riskinin olduğu bir hastalıktır. Hastaya kanser olduğu söylenmez ise hastalık tekrarladığında ona açıklama yapmak çok zor olacak ve onun bu mücadelede direncini zayıflatacaktır.
Özetle, tüm bu süreç içinde gerçeklerin hastadan saklanması zor ve aslında tehlikelidir. Eskiden ben de hasta yakınlarının “hastalığı saklama” taleplerine kulak veriyordum ancak artık aynı fikirde değilim. Çünkü o hayat o hastanın hayatıdır ve kendi hayatı ile ilgili kararları verme hakkına sahiptir. Hastanın gerçekleri bilme hakkı vardır.
Tüm bunların yanında, doktorun kanser teşhisini nasıl söylediği de çok önemlidir. Hastayı bekleyen riskler, çözüm yolları, tedavi seçenekleri ve gelecek ile ilgili şanslar hastaya anlatılmalıdır.
Süreç hakkında hasta bilgilendirilmeli, kendisinin hayatını planlayabilmesine izin verilmelidir.

 

Back to Top