Dünya üzerinde çok tehlikeli kanser hastalıkları arasında olan mide kanseri, artık laparoskopik mide tümörü ameliyatı uygulanarak çözüm aranan bir hastalıktır. Bu ameliyat, kapalı cerrahi yöntemi ile yapılmaktadır ve bu özelliği nedeniyle her geçen gün popülerliği artmaktadır. Kapalı cerrahi yöntemi sayesinde hastalar ağrı hissetmemekte ve ameliyat alanında iz bırakılmamaktadır.
Mide kanseri, diğer kanser türlerine nazaran daha az karşılaşılan bir kanser türüdür. Bu özelliğine rağmen, mide kanseri diğer kanser türlerine göre daha kısmi şartlarda önlenebilmektedir. Mide kanseri konusunda birçok bilimsel çalışma yapılmakla birlikte, bilim adamları kanserin oluşumunun gerçekleşmesinden önce önüne geçilebilmesi için de pek çok çalışma gerçekleştirmektedir.
Mide kanserinin nedeni olduğu düşünülen Helicobacter pylori’nin ortadan kaldırılması için gerekli tedaviler yürütülerek mide kanserinin önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Bu bakteri türü, antibiyotikler vasıtası ile ortadan kaldırılarak mide kanserinin en büyük nedeni ortadan kaldırılmak istenir. Bu tedavi yöntemi ise mide kanseri tedavisinde çok önemli bir noktadadır. Fakat, bu bakterinin ortadan kaldırılmasının mide kanserinin tek başına bir tedavisi olmadığı konusunda fikir ayrılıkları da mevcuttur. Bunun yanında Helicobacter pylori, midede ortaya çıkabilecek lenfomanın da nedeni olabilmektedir.
Mide kanseri olan hastalarda, tedavi edici özelliği olan ve yaşama şansını artıran tek tedavi laparoskopik mide kanseri ameliyatıdır. Laparoskopik cerrahideki gelişim, tecrübeler ve kullanılan cerrahi aletlerdeki ilerleme nedeniyle bu yöntem son yıllarda popüler bir hale gelmiştir. Yapılan çalışmalar, laparoskopik teknik ile yapılan mide ameliyatlarında daha az kan kaybı yaşandığını ortaya koymuştur. Fakat daha uzun operasyon sürelerinin olduğu da bilinmektedir.
Laparoskopi basitçe, karın içine bakmak için karında küçük kesiler oluşturularak yapılan bir operasyondur. Mide kanserinin yayılıp yayılmadığını öğrenmek için uygulanan bir tekniktir. Laparoskop adı verilen ışıklı ve kameralı ince bir tüp, cerrahın karında oluşturduğu kesiden içeriye doğru yerleştirilir. Böylece, cerrah mide etrafında yer alan dokuları kontrol eder ve biyopsi(doku örneği) alır. Laparoskopi, çoğunlukla kanser testleri sonucunda net bir bilgi yok ise uygulanmaktadır. Ya da tarama sonuçlarında ameliyat olunabileceği ortaya çıktığında uygulanır. Laparoskopi operasyonu çoğunlukla özofago-hastrik multidisipliner bir ekibin yer aldığı uzmanlaşmış bir tıbbi merkezde gerçekleştirilir. Bu merkezler sıklıkla tam donanımlı hastaneler olmaktadır.
Laparoskopi öncesinde hemşire kan basıncını, nabzı ve ateşi ölçer. Kan testleri, EKG sonuçları ve göğüs röntgeni de operasyon öncesi istenebilmekte ve incelenmektedir. Klopidogrel, artrit ilacı, carfarin, aspirin ve rivaroksaban gibi kan pıhtılaşmasını doğrudan etkileyen ilaçlar kullanılıyorsa; cerrah bu konuda bilgilendirilmelidir.
Laparoskopi ameliyatından 6 saat önceye kadar bir şey yememiş olmak gereklidir. 2 saat önceye kadar su içilebilir. Laparoskopi operasyonları, genellikle hastanın aynı gün taburcu edilebilmesine olanak sağlar. Cerrahi operasyon, hasta genel anestezi altında iken gerçekleştirilir ve yaklaşık 30 dakika sürmektedir. Cerrahi işlem, çoğunlukla 2 ya da 3 kesi açılarak yapılır. Bu kesiler, karın düğmesinin içinde ya da yakınında yapılır. Ya da karnın bir ya da her iki tarafında yapılabilir.
Kesiler gerçekleştirildikten sonra, hastanın karnına karbon dioksit verilir. Böylelikle cerrah, hastanın mide, karaciğer ve safra kesesini rahatlıkla görebilir. Daha sora laparoskop tüpü kesilerden birine yerleştirilerek görüntüleme yapılır. Daha sonra diğer kesi bölgelerine de cerrahi aletler yerleştirilir.
Kamera sayesinde görüntüleme yapabilen doktor, karın astarında ve karındaki organların yüzey tabakalarında kanser belirtilerini gözlemler. Cerrah, kuşku duyduğu doku ve sıvıları alarak laboratuvara gönderir. Daha sonra cerrahi aletler ve laparoskop çıkarılarak dikiş işlemi gerçekleştirilir.
Operasyon sonrasında birkaç gün boyunca karında gaz nedeniyle ağrı oluşabilir. Bazı durumlarda omuz ağrılarının olduğu da gözlenmiştir. Dikişler, sonradan kaybolan organik özellikteki dikişlerdir ve kendiliğinden kaybolma özelliğine sahiptir. Pansuman ve dikişler nedeniyle ilk 5 gün duş alınması önerilmemektedir. Cerrahi operasyondan sonraki 24 saat boyunca araç kullanılmamalıdır.